WHAT I LEARNED !!!
Dünyanın en özel projelerinden birini ‘’ The Museum Hotel Antakya’’ proje müdürü olarak tamamlamanın gururunu yaşarken şöyle bir geriye dönüp kendimi sorgulamak ve bu projeden nasıl kazanımlar (earned value) edindiğimi kayıt altına almak istedim.
Yüzbinlerce mesajla defalarca dolup taşan mail kutumu tararken bir an durakladım ve çalışma arkadaşlarıma vermeye çalıştığım, onları ve beni üzen can sıkıcı mesajlarımda takıldım kaldım. Çünkü bir gün önce okuduğum bir yazı beni çok etkilemişti.
Dünya Edebiyatının en önemli isimlerinden Franz Kafka en yakın arkadaşı ile tatsız bir olay yaşadıktan sonra diyordu ki ‘’Beni üzecek gücü sana verdiğim için kendimden özür dilerim.’’
Çalışma hayatım süresince devamlı kendimden ödün verdim. Bu özveriyi kendisinde görmediğim arkadaşlarıma da için için kızarak öğütler verdim. Asıl öğüde ihtiyacı olan belki de benim?
İlk görüşme anı !
Aslında her şey ilk iş görüşmesi ile başlıyor. Görüşmeye bir yönetici adayı olarak gittiğinizde; kendinizi, neler yapabileceklerinizi, mesleki tecrübelerinizi aktarmanın dışında işverenin size alan açmasını ve bu alana siz izin vermeden müdahil olmaması gerektiğini mutlaka ifade etmelisiniz.
Aynı bir teknik direktörün takım kadrosunu kurması ve sahaya sürmesinde özgür olması gerektiği gibi sizde yönetimde bazı müdahalelere en başından müsaade etmeyeceğinizi vurgulamalısınız.
Bu alana sizin müsaade ettiğiniz kadar dahil olabilmeliler.
Şimdiden ‘’bu detaylara girersem baştan beni işe almazlar’’ diye yükselen sesleri duyuyorum. Kendinize ve ekibinize her zaman güvenin ve sizi üzmelerine asla izin vermeyin.
Proje ve Uygulama Süreci
Belirli süreli proje işlerinin çoğunda planlar hep şaşar. Proje ve uygulama süreci uzadıkça bütçeler tutmaz, yüklenici zarar eder, malzeme yetmez yahut geç gelir ve sonuçta işveren hep şikayet eder. Bu durumda çalışanlar kendini suçlu hisseder ve kendinden ödün verme safhası başlar.
Bizler proje yöneticisi olarak bu gibi kriz durumlarına izin vermeden baş etmenin yollarını ararız.
Planlarımız şaştığında, tüm bu problemlerin kaynağı olarak kendimizi görürsek zaman zaman kontrolü elden kaçırabiliriz. Ancak profesyonel bir proje yönetimi ve doğru ekip tercihlerimiz ile bu gibi durumların kolaylıkla üstesinden gelebiliriz.
Personel Seçimi
Genellikle yatırımcı bizlere ulaştığında proje belli bir safhaya gelmiş olur ve kadromuzu hemen kuralım talepleri ile karşılaşırız. Hızla telefon rehberimizi karıştırıp daha önce birlikte çalıştığımız ve yola devam edeceğimizi düşündüğümüz çalışma arkadaşlarımıza en kısa sürede ulaşmak isteriz.
Personel seçimindeki bu aceleci ve kolaya kaçma alışkanlığımız bizi genellikle hataya sürükler. Bazen dikiş tutmayan kumaşla elbise dikmeye çalışırız. Personel seçiminde de artık ‘’denenmiş bir daha denenmez’’ kuralını işletmemiz gerekir.
Artık kimlerle çalışıp kimlerle çalışmayacağımı biliyorum.
Çalışma arkadaşlarıma işlerine sahip çıkmaları konusunda onlarca kez uyarı mailleri göndermişim.
Proje süresince yaptığım uyarıları onlara işin başında söylesem her şey farklı mı olurdu yoksa “bu adamla çalışılmaz” diyerek arkaları dönüp giderler miydi bilemiyorum.
Bir kısım uyarılarımı bu alanda sizlerle paylaşmak istiyorum. Biliyorum ki sizlerde yönetici olarak bu tip uyarılar mutlaka yapıyorsunuz ve sonuçlarını almak istiyorsunuz.
- Çalışıyor görünüp, tüm gün elinde telefon ile internette surf yapan bir personel verimli olabilir mi sizce?
- Sahada işçi sizi bekliyor. Ofis’te yığınla işiniz var. Taşeronlar peşinizde ve siz mesai saatinde kahvaltı sofrasındasınız.
- Çay, kahve ve sigara molalarına gelince, Ben sigara içmiyorum ve içenlerin durumunu anlamak için bazen empati yapıyorum. Peki sizler, bazen proje müdürü bazen de işveren yerine kendinizi koyarak bir empati yapıyor musunuz?
- Molaların bir sınırı yok mu? Ben baktım internetten var. Mesai saatleri içinde 2 kere 15 dakikalık çay-kahve ve sigara molası hakkınız var. Siz bunu kaç kere tekrarlıyorsunuz ve kalan süre içinde ne üretiyorsunuz?
- Sizden önce gidenlerin size devrettiği işleri sorgulamalı ve kalan süreçte ”benden önce yapılmış, benden önce alınmış ” sözcüklerine sığınmayı bırakmalıyız.
- İnternete ayırdığımız boş vakitlerin birazını mesleki yayınlara ve kişisel gelişime ayırarak, bize gelen sorulara daha net ve doğru cevaplar verebiliriz.
- Satın alımların önünü açmak konusunda her birim hazırlıklarını ivedilikle tamamlamalıdır.
- Şantiye içinde iş güvenliği kurallarına öncelikle bizler riayet etmeli ve çevremizde olup bitenleri ’’bana ne’’ demeden görmeli ve yetkilileri uyarmalıyız.
- Tüm birimler, takip ettikleri işlerle ilgili sözleşme ve teknik şartnameleri ezbere bilmeliler.
- Yükleniciler ile saha içinde ve saha dışında tüm münasebetlerimiz sınırlı ve iş ahlakını zedelemeyecek nitelikte olmalıdır.
- İzin talepleri çalışan personeller tarafından kötüye kullanılmamalı ve mesai saatleri dışında başka bir iş takibi asla yapılmamalıdır. Bu tip durumlar iş akdinin feshine kadar gidebilir.
Biraz farklı bir hikaye ile soluklanalım sonra kaldığımız yerden devam edelim.
Bir gün yanında yetiştiğim mimar abimi eleştirdim. ‘’nasıl işverensiniz diye’’ Bana beddua etti ve şöyle dedi ‘’İnşallah 1000 kişiyi yanında çalıştırırsın da görürsün adam çalıştırmak ne demek’’ Benim öyle bir hayalim yoktu ama bed dua gerçekleşti.
Yine bir şantiye sonrası proje müdürümü bir güzel eleştirdim altı sayfa mektup döşedim. Şantiyeden kırgın ayrıldım. İlk proje müdürlüğüm sırasında aradım özür diledim. En rahat yaptığımız şey birini eleştirmek.
- İnsanoğlu hep ister ama az verir. Yan yatmaya meyillidir. Çok fazla yatınca da ya bir yeri tutulur ya da yattığı yerden düşer. Siz bu meylinizi kısa bir rüya olarak geçiştirin. Sakın ola yattığınız yerden düşmeyin.
- Telefonlar bizi mahvetti. Her anımızdalar. Bir insan nasıl işine konsantre olabilir bir elinde telefon bir elinde mouse. Sahaya çıkıyorsun aynı görüntü. Adam iskelede 25 metre yükseklikte you tube’ da parça seçiyor
- Herkes ah vah durumunda . İşe geldiğimizde; aile yaşantısı, anılar, hatıralar beynimizin başka bir bölümünde yaşamalı. Dedikodudan uzaklaşıp gerçekten iş için bir şeyler yapmalıyız.
- Bir planı olmalı insanın. Ne bileyim bu son şantiyen olsa bile işine sımsıkı sarılmalısın. Jübile er geç kaçınılmaz ama onunda bir adabı var mutlaka.
Ben ben ben. Diyenlerden de yoruldum…
Yaaa sizden başkaları da var hayatta. ‘’Ne çok kişi geldi bugün yanıma, birazda kendime vakit ayıracağım şimdi git sonra gel.’’ İş yerinde yardımcı olalım artık birbirimize şantiye işi anlık çözümler ister.
- Sahaya çıkıyorsun. Eksik eksik eksik. Bir listen var mı ? Ne kadar sürede tamamlayacaksın. Abi taşeron yorulmuş zaten adamı da yok. Kardeşim senin planın ne ? Yapacağım abi program.
- Sahada görevli arkadaşlar ofiste oturmaz, sahada da oturmazlar. Bunlar ilk öğrenilen kurallardır. Bu saatten sonra oturanlarla işim olmaz bu mailimde son uyarım olsun.
- Saha durmaz koşar. Kalitesiz iş yaptırıyorsanız sizde bir hata var demektir. Bu imalat ne kardeşim ? ‘’Müdürüm görmemişim’’ senin işin ne kardeşim burada…
- Eğer siz iş veren olsaydınız, kendiniz gibi bir personel ile çalışmak ister miydiniz ?
- Sözleşmelere hakim misiniz? Hala takip ettiği yüklenicinin sözleşmesini açıp okumayanlar var mı aramızda?
Sonra ne oldu?
Bu süreçten sonrada yine aynı davranışlarda bulunmaya devam edenlerle karşılaştık !!
Bir personelimiz mesai saatleri içinde ofis bilgisayarında kulaklıkla video izlerken işveren tarafından görüldü. Bunca uyarıya rağmen böyle bir davranış sergilemesi sonrası iş akdine son verildi.
Verdiğim mesajlardan sonra birçok çalışma arkadaşım beni anladı. Ama çalışmadan para kazanmayı düşünen sorumluluk almaktan kaçınanlar ise yine çalışıyor muş gibi yapmaya devam ettiler.
Bu süreçte saatine bakıp imalı imalı konuşan ‘’sahaya çıkma vaktimiz geldi bir saati ofiste geçirdik’’ diyen saha çalışanları olduğu kulağıma geldi !!! Üzgünüm sakın beni yanlışlıkla referans mektubunuza eklemeyin
Verdiğim mesajların bir kısmının işe yaradığını görmek J
- Aramızda sigarayı bırakanlar oldu.
- Anlamsız sözcükler ‘’Bu konu benden önce idi” kullanmıyorlar artık.
- Ofiste uyuklayan personelimiz kalmadı. Çünkü artık, bir ofisleri yok.
- Kimse başkalarının eksiklerinden bahsetmiyor. Eksikleri tamam . . yorlar.
- Kalitenin karşılığının ‘’beklentiyi karşılamak’’ olduğunu biliyorlar.
İnsan tabii ki bu zorlu yollarda tek başına yürümüyor. Bana çok şey öğreten dostlarıma ve çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim.
WHAT I LEARNED
Gücümün yettiği kadar böyle nitelikli projelerin içinde bulunup, öğrenerek öğretmeye devam edeceğim.
Bildiğim doğruları sonucu nereye giderse gitsin savunacağım.
Kalitenin ucuz olmadığını anlayan ve kaliteli insanlarla çalışmanın ne kadar önemli olduğunu bilen yatırımcıları aramaya devam edeceğim.
Murat TANALP