1
Giriş holünü kaplayan, altın mozaiklerle bezenmiş, su jeti ile kesilmiş geometrik desenlerin birbiri içine geçtiği, her milimetresinden kaliteli ve pahalı olduğunu haykıran mermer döşemeye, tavandaki en az döşeme kadar gösterişli avizenin tam merkezinde yer alan damla formundaki hayli büyük kristal taştan ‘tıp tıp’ sesleri eşliğinde su damlamaya başladığında, doğum günü partisine davetli konuklar henüz gelmeye başlamıştı. Islak bir giriş holü kolay gözden kaçacak bir durum değildi ve hizmetliler anında seferber oldu, zemin kurulandı. Damlalar ritmik bir şekilde aynı noktaya düşmeye devam ederken, basit bir kovanın holün ortasına konamayacağı da ortadaydı. Evin kahyası pratik zekası hayli gelişkin bir insandı ve ne şanstır ki holün tam ortasına, avizenin de tam altına damlayan suları girişin ihtişamlı simetrisini bozmadan güzel bir masa ve üzerindeki dev bir vazo içinde kapana kıstırmayı başardı. İlk şok atlatıldıktan sonra, suyun kaynağı araştırılsa da üst kat kupkuruydu. Yine de suyun gelişini önlemek için üst kattaki vanalar kapatıldı. Ancak asmatavanın arasında birikmiş suyun akışını tamamlaması düşünüldüğü kadar kısa sürmeyecekti. Üçüncü gün, ilk hızını ve ritmini kaybetmiş de olsa damlamaya devam etmekteydi. Su damlama haberi, ev sahibine ulaşır ulaşmaz hiç vakit kaybetmeden telefona sarılıp evi yapan inşaat firmasını arayıp verip veriştirmişti. Bu bir rezaletti!
2
Bilirsiniz yağmur boruları, çok da önemsenmezler. Mimarlar, cephelere istenilen sayıda yağmur inişini yerleştirirken dış köşelere, iç köşelere denk getirmeye dikkat ederler o kadar. Hele de cephede mekanik montajlı bir kaplama mevcutsa, pencere, kapı önünden de geçmiyorsa hiç kimse ilgilenmez bu boruların tam konumlarıyla. Bu proje de farklı değildi. Ancak boruların dairesel değil dikdörtgen kesitli olması zorunluluğu, boru kesitini küçültünce, boru sayısının artmasına sebep oldu. Kesit değişikliğinin sebebi de, mekanik kaplamanın sadece alt katlarda olması, bir seviyeden sonra cephede sadece mantolama yapılmasıydı. Yağmur borularını olabildiğince cepheye yapıştırmak gerekiyordu ki, borular mantolama içinde kalabilsin. Bu durum, mevcut borular için düşünülmüş ve sıvada gerekli yuva yapılmış, hatta boruların arkasına gelen sıvalarda çimento esaslı sürme izolasyon uygulanıp, olası su kaçaklarına karşı cephe korumaya bile alınmıştı.
Ancak bu yeni borular, hiç hesapta olmayan bir sorunu ortaya çıkardı. Borulardan iki tanesi, terasa iniyor, ancak terasın suyunu atan gider borularıyla buluşamıyordu. Bunu sağlamak için çatıdan cepheye yapışık inen boru terasa iniyor, sonrasında verilebilecek minimum eğimle teras gider borusuna bağlanıyordu. İşte bu bağlantı borusu sorunun kaynağıydı. Mekanikçilerin isteği olan eğim, parapet kotu aşılacağı ve harpuşta kaplama detayına uymadığı için verilemiyor, ayrıca istenilen bağlantı açısı standartlara uymuyordu. Yapılabilecek en doğru şey, bu bağlantıyı standart boru yerine özel üretim paslanmaz bir adaptör boru ile sağlamak, kesiti genişletmek, açıyı herkesi memnun edecek kadar artırmak olsa da, mevcut koşullarda bu çözüm de uygulanamadı.
Mekanikçilerin, yağmur borularının üzeri kapanmadan önce yaptıkları tüm testler sorunsuz geçti. Bu işi takip eden, teras döşemesinin izolasyonu da sorunsuz atlatıldıktan sonra, olanlar teras parapetlerinin prekast harpuştalarının kaynakları sırasında oldu. Hayır, kaynak izolasyonu delmedi. Delse de tamiri kolay, üzerine yama yaparsınız kolayca tamir olur. Hayır, hayır prekast harpuşta, yağmur borusunu da sıkıştırmadı. Olan sadece, prekast ekibinin, montaj demirini keserken spirali kaydırıp borunun üst yüzünü berelemesinden ibaretti. Evet, sadece bir kesikten bahsediyoruz.
Küçücük bir kesik. Yağmur suyu tesisat borusunu döşedikten sonra yeterince dikkatli korumaz, testlerden sonra özen göstermezseniz, hadi bunları yaptınız, delik boruyu şu veya bu zorluk yüzünden değiştirmez ve yamarsanız, hadi yamadınız, bu işi tam anlamıyla kitabına uygun yapmazsanız o delik bir gün gelip canınızı sıkar.
Bu hikayede de böyle oldu. Bu küçük kesik, küçüklüğüne ters oranda ihtişamlı ve büyük bir dert açtı.
3
Bütün tavanı mahveden büyük sızıntıya sebep olan problemin girişin üzerindeki banyo olduğu sanılmış, ancak görünen hiçbir kaçak bulunamamıştı. Banyonun önündeki terasın kontrol edilmesi de sonuç vermemişti. Her yer kupkuru iken o kadar su ne zaman birikmiş ve nereden gelmiş olabilirdi? Yine de emin olmak için işe girişin asmatavan kaplamalarını sökerek başladılar. Sudan etkilenen sararmış aynalar, şişmiş yamulmuş ahşap lambriler, alçıpanlar bir bir söküldü. Tavanın derin bir köşesinde duvar dibine sıkıca tutturulmuş, siyah bir paket ustaların dikkatini çekti. Paketi açtıklarında karşılaştıkları manzara tamamen süpriz oldu.
Kaplamalar söküldükten sonra, döşeme plağında gözle görülür şekilde oluşmuş ıslaklıktan, suyun nereden geldiği tespit edilmiş oldu. Ancak şaşırtıcı nokta şu ki, orada su gelebilecek hiçbir bağlantı yoktu. Teras, süzgecinden kaçan suyun terasın eğimiyle birlikte o noktaya geldiği konusunda fikir birliğine vardılar. Merkez ofise de bu şekilde bir durum raporu gönderdiler.
Merkez ofisten, terasta yer süzgeci haricinde bir de yağmur borusu bağlantısı olduğu ve bunun da kontrol edilmesi gerektiği bilgisi geldiğinde, yerinde yapılmış tespitler daha anlamlı görünmeye başladı. Şimdi acilen parapetin kaplamalarını sökmek, ve bu boruya ulaşmak gerekiyordu. İşte o küçük kesikle bu sürecin sonunda karşılaştılar.
Sonra ne mi oldu? Devamını 2. Bölümde anlatacağım.