Boş belge
Israrla savunduğum şey şu ki; mesleki tecrübelerin ve projelerde yaşanmışlıkların ışığı altında defalarca tekrar eden hataların tamamen ortadan kaldırılamasa da en aza indirilmesi için daha fazla çalışmamız gerekiyor. Bazen “gereksiz mi bunlar, boş mu yapıyorum?” diye düşünüyorum ama… Yine bir proje ve yine notlar alıyorum, planlıyorum, tasarlıyorum ve yeni bir sayfa açıyorum. Tamam, yine yazacağım diyorum, Windows Word dosyası açıyorum karşımda “boş belge”. İnadına karşıma çıkıyor sanki. Bende az inatçı sayılmam, inadına boş belgeyi dolduracağım, hadi bakalım…
Bu proje Antalya ‘da, Şubat ayının başındayız kışın ortası ama hava ılık, güneşli bir gün ne güzel. Baharın sıcaklığını iliklerimize kadar hissediyoruz enerjimiz de yerinde moralimiz de. Projemiz güzel, işimizi seviyoruz, iyi gidiyoruz, planlı, programlı. Her şey yolunda. Ta ki patron gelene kadar. Ne mi oldu? anlatayım…
Bir fizik kuralı: Koşan adamı iterseniz DÜŞER..!
Yaklaşık 6 aylık bir süremiz var. Projemiz büyük bir turizm tesisinin yenilenmesi. Ekim ortalarında hızlıca başladığımız süreç nisan ayı sonunda bitecek ve mayıs ayı başında ilk misafirler giriş yapacak. İlgili gruplarca proje çalışmaları yapıldı, keşifler, şartnameler hazırlandı ve ihalelere çıkıldı. Sıralama doğal görünse de tüm bunlar bir iki ayda tamamlanınca ister istemez üretim sürecine yansıyan bir zorluklar yumağı ile baş başa bırakacaktı bizi. Elimizdeki projeler ve saha yapısının farklılıkları, yetersiz açıklamaları ile teklif alım şartnameleri, hatalı metrajlar vs… İtiraz edemeyiz çünkü bizde bu sürecin farkındayız ve bir parçasıyız.
Eh elimizdeki bilgiler tatmin etmese de düzenli bir çalışma ve planlama aşamasına başladık. Olması gereken sıralama ve süreleri düşünerek ve bunca yıllık deneyimler doğrultusunda hazırlıklarımızı yaptık. Proje yönetim yazılımımızı bu yönde aktif kullanarak her işin her noktasına hakim olmak üzere yüklemelerimizi yaptık. Şöyle bir örnek vereyim; bir yüklenicinin bir sözleşmesi (ki birden fazla sözleşmesi olanlar çok bu arada) yaklaşık 30-40 aktiviteden oluşuyor. Oteldeki oda sayısı ile çarptığımızda bir sözleşme için yaklaşık 17.000 aktiviteden yani kontrol etmemiz gereken imalat noktasından bahsediyoruz. Bunu yaklaşık 30 yüklenici ile çarpın lütfen. Bir seramik uygulama, bir elektrik prizi ya da bir mobilya ürünü… Kazılar, altyapı, bahçe sulama, betonarme imalatlar, izolasyon… Fazla değil canım toplamda yaklaşık 500.000 kontrol noktası… Süre mi? dedim ya ohoooooo… tam 6 ay. Küsuratı da var üstelik…
Biz heyecanla başlıyoruz, mesai saatlerimiz oldukça fazla, yoğunuz, stresliyiz ama hevesli ve azimliyiz. İşin ortasında, yaklaşık 3,5 ayda geldiğimiz noktada çok iş yapmışız. Bazı kalemlerde 1 hafta 10 gün gibi gecikmelerimiz var evet ama çoğunlukla ve kritik işlerin üstesinden gelmişiz yani planladığımız ve istediğimiz noktayız. Dokunmayın bize, hızla hedefe gidiyoruz.
Patron ziyareti
Daha önce iki kez gelmişti örnek oda falan gezdik. Mutlu ve memnun. Ama bir tedirginlik hissediyorum, neticede patron ya. Bilen bilir patronlar her şeyden anlar. Tekstil, otomotiv vb. sanayi dalları, tıp, hukuk, kültür, sanat… Ama mühendislik ve mimarlık en başta ve en sevdikleri. Ya bir hatamız olursa. Allah muhafaza. Her şey yolunda olmalı. Kusur, hata, eksiklik ve evet evet en önemlisi gecikme olmamalı.
Ne güzel gidiyoruz işte her şey istediğimiz gibi yolunda, biz kendimize ve yaptığımız işe güveniyoruz. Saha gezisinde soruyor, bu niye bitmedi, burası niye bitmedi, burada neden çalışan adam yok… Bu tekrarlar kendisini gaza getirdi ki sonuçta karar verdi “yetişmeyecek”. Tabi ki bize soracak değil ya “yetişecek mi? diye”
Giriş, gelişme, karmaşa, sonuç…
Dün akşam evde boş boş televizyona bakınırken Yılmaz Erdoğan ‘dan duyduğum bu cümle zihnime kazındı… Bir komedinin süreçlerini tanımlamıştı programında. ”Giriş, gelişme, karmaşa ve sonuç”. Nasılda bağlantı kurduysam işte… Bizdeki de durum komedisi ya ondan sanırım. Girişi güzel yapmıştık, gelişmede iyi gidiyor. Peki şimdi ne olacak? hangi aşamaya geldik? Durun ben söyleyeyim “Karmaşa”.
Ertesi sabah sahada kendime baktım neredeyse patron olacağım. Asık suratla söyleniyorum, şurada da çalışmalıyız, burada neden adam yok, burası neden bitmedi?
Eee bizim proje yönetim prensipleri ne oldu? hani planlama? hani adam saat hesapları? hani metraj kontrolleri? hani bütçe? hani 500.000 aktivite kontrolü? …
Müjdemil Demir